Fransız düşünür ve filozof olan Denis Diderot, yaşadığı bir deneyimi kaleme aldığında yaşadığı şeyin içinden çıkılmaz olduğunun altını çizdi. Üzerinden yıllarda geçse de günümüzde hala tartışma konusu olan Diderot etkisi insanların sahip oldukları şeyin yerini çok daha iyisi aldığında ortaya çıkan memnuniyetsizliği anlatıyor.
Birçok psikolog, sosyolog ve antropolog insan davranışlarının bir kısmı ile alakalı olarak Diderot etkisi arasındaki bağlantıyı 200 yıldan fazla süredir inceliyor. Bir alışveriş ve memnuniyetsizlik unsuru döngüsünü çağrıştıran bu terim, yeni bir şeye sahip olduktan sonra yaşanan huzursuzluğu ifade ediyor.
Yeni ancak gereksiz ve kullanım alanı size hitap etmeyen bir şey aldığınızda, onunla uyum sağlaması açısından yine gereksiz yere aldığınız şeylerden sonra duyduğunuz yersiz huzursuzluk Diderot etkisi ile bağdaştırılıyor. Metaların, insanların konum ve statülerini etkileyen bir fikir uyandırmasının ardından tüketim çılgınlığını devreye sokan kapitalist sistemde özellikle de bu etkinin yankıları hala devam ediyor. Bu konu ile alakalı sıkça verilen örneklerden biri olan cep telefonu örneği konuyu en yalın hali ile ortaya koyuyor.
Akıllı telefonların piyasaya çıkmasının hemen ardından telefon almak için insanlar bütçe ya da kullanım uygunluğunu göz önünde bulundurmadan, bu telefonlara yoğun bir talep gösterdi. Aynı telefonun, bir üst modeli ve daha sonraki bir üst modeli de aynı şekilde tüketici açısından çok sevildi. Ancak alışveriş yaparken, tüketiciler “bu telefona ihtiyacım var mı?” diye düşünmek yerine bu telefonu bir statü belirleyicisi olarak algıladı.
Tüketim sarmalında bu algının ortaya çıkmasının akabinde, bu telefonun sağladığı statüyü farklı bir şeyle daha destekleme güdüsü ortaya çıktı. Yine ihtiyaç duyulmayan ancak toplumun genelinin sahip olduğu marka bilgisayarlar piyasada kapış kapış satıldı. Diderot etkisi de tam bu notada akıllara geliyor.
Kişi ihtiyacı olmayan ve bütçesini aşan bir ürünü aldığında; kıyafet, ayakkabı, yaşadığı ev, yediği yemek daha doğrusu bulunduğu konumda iç ve dış etkenlerin tamamıyla bir yabancılaşma sürecini yaşıyor. O an ortaya çıkan yabancılaşma ve huzursuzluk Diderot’un yaşadığı huzursuzluğun bir benzerini ortaya koyuyor.
Diderot Kimdir?
1713 doğumlu olan Fransız düşünür Denis Diderot, büyük bir filozof olmasının yanı sıra ansiklopedi yazımlarıyla da tarihte adından söz ettiren bir isimdir. Aydınlanma Çağı’nın etkileyici isimlerinden olan Diderot, ekonomik anlamda büyük bir çöküş yaşarken bir anda eline yüklü miktarda bir para geçer.
1765 yılında, Rus İmparatoriçesi Büyük Catherine, Diderot’un kütüphanesini satın almış ve kütüphaneyi tekrar kendisine hediye ederek Diderot’u kütüphanecisi olarak ödüllendirmiştir. Bu süreçte Diderot kendine gösterişli, pahalı ancak bu şatafata ihtiyacı yokken kırmızı bir sabahlık alır. Ancak zaman geçtikçe sabahlığının yaşam şartlarına uygun olmadığını fark eder. Büyük bir memnuniyetsizlik ile savaşmaya çalışan düşünür, ev eşyalarını sabahlığının görkemine sahip olmadığı için değiştirmeye başlar. Ancak bu değişimin sonu gelmeyecektir.
Devamında da bu deneyimi üzerine bir makale kaleme alır. Eski eşyaların yerine gelen yeni eşyaların sahip olduğu şatafatı bir bütünlük yakalaması açısından hayatının her alanında görmek isteyen düşünür, tüm döngünün bir sabahlıkla başladığını fark eder.
Diderot Etkisi Nedir?
Diderot etkisi araştırmacılar tarafından iki boyutu ile ortaya konuluyor. İlk etki; kişilerin belli bir dengede kendilerini tatmin edene kadar huzursuz bir süreç geçirdikleri yönündedir. Yeni bir çanta alındığında aynı fiyata yakın, aynı marka etkisini bırakacak bir ayakkabı alma isteğinin doğurduğu tamamlanma ve bütünleşme dürtüsü ilk ele alınan konudur.
Üzerinde durulan ikinci konu ise var olan bütünlük algısını, bu sakinliği ve alışılmışlığı ortadan kaldıracak olan yeni bir şeyin satın alınma korkusudur. Kişiler alışkanlıklarının ve alıştıkları şeylerin arasına yeni bir şey girerken, oldukça yoğun bir şekilde kaygı yaşayabiliyorlar. Sahip oldukları bütünlüğün bozulacağı korkusu da yine Diderot etkisi altında ortaya çıkıyor.
Diderot Etkisi ile Nasıl Başa Çıkılır?
Alışveriş çılgınlığı, talep artışı ve tüketicilerin doyumsuzluk içerisinde gerçekleştirdikleri eylemlerin büyük bir çoğunluğu Diderot etkisi ile açıklanıyor.
Diderot etkisinden kurtulmak için aşağıdaki konulara dikkat edebilirsiniz:
- Televizyon, radyo ya da en yaygın hali ile internette gördüğünüz reklamlardan etkilenmemeye çalışmak.
- Aylık veya belirlediğiniz süreler içerisinde belli bir sınırı aşmadan alışveriş yapma alışkanlığı kazanmak.
- İhtiyacınız olan şeyleri alışveriş listesine eklemek.
- Alışveriş yapmaya çıkacağınız tarihleri önceden belirlemek ve ne alışverişi yapacaksanız elinizde sizin ihtiyacınız olan ürünlerin olduğu bir alışveriş listesi hazırlamak.
Yukarıda verilen birkaç önlem sizleri alışveriş döngüsü içine girmekten kurtarabilir. Diderot etkisi ile ilgili ortaya atılan birçok düşünce bu etkinin en çok kapitalist sistemden beslendiğini ortaya koymuştur.